Grafik Tasarımın Yeri ve Kapsamı

GRAFİK TASARIM DERSİNİN KAPSAMI VE SANAT EĞİTİMİNDEKİ YERİ

Eğitim; “Bireyin doğumundan-ölümüne dek süren sosyal bir süreç” olarak veya “Önceden saptanmış esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan, planlı etkinlikler sistemi” olarak tanımlanmaktadır. Grafik tasarım eğitimi de özünde bunları amaçlar.

Araştırmalarda, belirli niteliklere sahip (sezgi, yaratma gücü, espri, fantezi v.b. gibi) bireylerin, doğuştan getirilen yaratma gücünün bu alanda alınan nitelikli bir tasarım eğitimi ile geliştiği bulgulanmaktadır. Grafik tasarım eğitimi gerçekte yaratıcı düşünce eğitimidir.

Araştırmanın amacı; Grafik tasarım dersinde, tasarım sürecindeki yaratma gücüne bağlı olarak, tasarımın özgünlüğü ve sunulan bu tasarımın, iletişim boyutunda, en kısa ve doğru biçimde algılanması (mesajı aktarması)gibi sorunlar üzerinde daha fazla durulmasının gerekliliğini ortaya koyabilmektir.

Araştırmada öncelikle, Grafik tasarım kavramı açıklanmaya çalışılmakta ve bu kavramın, grafik tasarım dersinde ve genel olarak sanat eğitiminde ele alınış şekilleri ilgili literatüre bağlı kalarak incelenmektedir. Araştırma belgesel tarama modelinde bir araştırmadır. Mevcut durum olduğu şekliyle ortaya konmaktadır.

ÖZET İletişim, toplumsal yaşamın ön koşuludur ve insanlık sürekli olarak iletişime açıklık ve bir düzen getirmenin arayışı içinde olmuştur. “Grafik tasarım” denilen disiplin; iki ayrı iletişim unsurunu (resim ve sözel ifade) bir araya getiren ve birbirlerini tamamlayan bir biçimde aynı düzen içinde kullanan yeni bir görsel iletişim türü olarak ortaya çıkmıştır.

Grafik tasarımın itici gücünü iletişim oluşturur. Bu yönüyle bir grafik tasarım ürünün (amblem, logotype veya poster) başarısı, iletilmek istenilen mesajı, alıcıya doğru ve etkili bir biçimde aktarabilmesine yani iletişim kurabilmesine bağlıdır.

Grafik tasarım; illüstrasyon, fotoğraf, tipografi, grafik (sembol, şekil ve çizimler), text (slogan-metin) gibi çeşitli öğelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulur.

Günümüzün çağdaş insanı, grafik ürünlerle (gazete, dergi, afiş, billboard, TV, sinema, bilgisayar ve web ortamı gibi) eskiye oranla, daha çok yüz yüze gelmektedir. Günlük yaşantısını bu kanallardan aldığı iletilere göre planlamaktadır. Beğeni düzeyi ve dünya görüşü, bu etkileşimlerden elde ettiği kazanımlarla gelişmektedir. Bu da grafik tasarımın, ticari amaçlı bir iletişim ürünü olduğu kadar kültürel ve sosyal bir işlevi olduğu gerçeğini de ortaya koyar. Dolayısıyla grafik tasarım ürünlerinin estetik boyutu aynı zaman da, toplumun kültür seviyesini ve beğeni düzeyini de yansıtır.

Araştırmanın amacı; tasarım sürecinde yaratma gücüne bağlı olarak, objenin gerçek görüntüsü ile betimlenen görüntüsünün özgünlüğü ve izleyiciye (hedef kitleye) sunulan bu tasarımın, açık ve en kısa zaman diliminde algılanması (mesajı aktarması) gibi sorunlar üzerinde daha fazla durulmasının ve grafik tasarıma bu anlayışla yaklaşılmasının, dolayısıyla grafik tasarım eğitiminin de bu temellere dayanmasının gerekliliğini ortaya koyabilmektir. Bunun için öncelikle grafik tasarım kavramı açıklanmaya çalışılmakta ve bu kavramın, grafik tasarım dersinde ve genel olarak sanat eğitiminde ele alınış şekilleri, ilgili literatüre bağlı kalarak incelenmektedir.

Grafik tasarım ve eğitimi; üzerinde tartışılan ve gerekliliği benimsenen bir disiplindir. Bu alanda eğitimi göz ardı ederek problemlerin sadece yaratma gücüne dayanarak çözülebileceği düşüncesi yanlıştır.

Yaratma gücü her insanda vardır. Ancak bu güç “zeka” da olduğu gibi kişiden kişiye değişiklik gösterir. Doğuştan getirilen yaratma gücünün bu alanda alınan eğitim ile geliştiği bilinmektedir. Grafik tasarım eğitimi gerçekte yaratıcı düşünce eğitimidir. “Grafik Tasarım” için öncelikle yaratma gücü ve yeteneğe dayalı bir sanat eğitimi alınması (lisans ve lisansüstü) gerektirdiği bilinmelidir.

Bugün grafik tasarım eğitimi, sanat eğitimi veren fakülte ve üniversitelerde Grafik Tasarım veya Görsel İletişim Tasarımı Bölümleri adı altında verilmektedir.

Uzun sayılabilecek eğitim sürecinde de, öğrenciler; Temel Tasarım, Grafik Tasarım, Desen, Grafik Teknolojisi, Tipografi, Renk Kuramları, Tasarım Tarihi, Fotoğraf, Bilgisayar v.b. gibi kuramsal ve uygulamalı dersler almaktadırlar.

Doğal olarak öğrencilerde yaratıcılık, hayal gücü, gözlem, fantezi ve espri gücü gibi aranan ölçütler vardır. Bu özelliklere sahip olamayan öğrencilerin grafik tasarımcı da olmaları olası değildir. Çağdaş tasarımcı ve sanatçının rolünün yeniden belirlendiği bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzün sanatçı ve tasarımcılarının el becerilerinin ve yaratıcılıklarının yanı sıra, yepyeni bilgi ve donanımlarla mesleklerine yaklaşmaları gerekiyor.

Grafik tasarımcı olmayı hedefleyen kişinin toplumsal, bilimsel ve teknolojik gelişmelerle iç içe yaşaması ve bunları kendi yaratım alanı içinde ifade edebilme yetkinliğini geliştirmesi için akademik düzeyde bir sanat eğitimi alması gerekmektedir. Araştırma konumuzun önemi de bu noktada ortaya çıkmaktadır.

GRAFİK TASARIM KAVRAMI VE İLETİŞİM İnsanoğlu sosyal bir varlık olarak, tarih öncesi devirlerden beri, birbirleriyle anlaşabilme ve iletişim kurma çabası içinde olmuştur. İletişim, bilgi alış-verişidir. İnsanın diğer insan ya da insanlarla ilişki kurmak, bilgi aktarmak, yaşamlarını güvenceye almak, sorunlar karşısında ortak davranmak gibi zorunluluklar nedeniyle de önem kazanmaktadır.

İletişim olanaklarının artmasıyla insanlar ve topluluklar arasındaki kopukluklar ve kutuplaşmalar nispeten azalmış, bilgi alışverişinin hızlanmasıyla toplumsal ve teknolojik gelişmeler sağlanmıştır. İletişim toplumsal yaşamın ön koşuludur ve insanlık sürekli olarak iletişime açıklık ve bir düzen getirmenin arayışı içinde olmuştur.

İletişim aracı olarak önceleri ses (insan sesi ya da ses çıkarmaya elverişli araçlarla) ve zaman içerisinde resimsel özelliklerin soyut yapıya ve sembollere dönüşmesiyle yazı ortaya çıkmıştır. Böylece görsel ifade aracı olarak resim ve sözel ifadenin soyut işaretlerle, kağıt ve benzeri yüzeylere aktarılması olarak yazı, iki ayrı iletişim aracı olmuştur. Bugün adına “Grafik tasarım” denilen disiplin; bu iki ayrı iletişim unsurunu bir araya getiren ve birbirlerini tamamlayan bir biçimde aynı düzen içinde kullanan yeni bir görsel iletişim türü olarak ortaya çıkmıştır.

Tasarım sözcüğü bir projenin üzerinde düşünülmeye başlandığı ilk andan (iki boyutlu yüzey üzerinde çizimlerinin ve planlamalarının yapılma aşamasından), üretime geçiş aşamasına kadar geçen süreyi ifade eden bir terimdir.

Grafik tasarım sözcüğünden de gerçekleştirilmesi düşünülen grafik ürünün, iki boyutlu bir yüzey üzerinde planlanma sürecini ifade eder. Burada grafik tasarımın itici gücünü iletişim oluşturur. Dolaysıyla iletişim grafik tasarımın ön koşuludur.

Bu yönüyle bir grafik tasarım ürünün (amblem, logotype veya poster) başarısı, iletilmek istenilen mesajı, alıcıya doğru ve etkili bir biçimde aktarabilmesine yani iletişim kurabilmesine bağlıdır.

Grafik tasarım öncelikle göze hitap ettiği için, görsel algılama kuramıyla doğrudan ilintilidir kuşkusuz. Bu nedenle grafik tasarımcıdan, tasarım aşamasında, görsel algılama psikolojisini (Geştalt Psikolojisini) göz önünde tutması beklenir.

19. yüzyıl neredeyse tüm sanatsal ifade araçları (mimari, resim, edebiyat, müzik vb.) için önemli bir yüz yıldır. Endüstri devriminden önce sanat yapıtının güzelliği toplumsal işleviyle ilişkilendirilmekte, sanat ve yaşam bir bütün olarak ele alınmaktaydı.

Endüstri devrimi getirdiği teknolojik gelişmelerle toplumsal yaşamı kökten değiştirmiş; fabrikasyon üretim, el sanatlarını sosyal rolünden kopararak, insanı kendine ve topluma karşı yabancılaştırmıştır. Bu döneme özgü sanatsal yaratılar bir anlamda bu soruna çözüm bulmak için yani insanın sosyalleşmesini sağlamak amacıyla farklı biçim ve anlamlarda gelişmiştir.

Bu da sonunda yeni üretim biçimleri, insan ilişkileri, yeni yapılanmalar ve iletişimde yeni anlatım olanakları yaratmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda da grafik tasarım, hem ayrı bir disiplin olarak gelişmeye ve hem de bir iletişim aracı olarak her geçen gün daha çok insanın yaşamında yer almaya başlamıştır.

Grafik Tasarım, güzel sanatların diğer dallarından ayrı olarak, çoğunlukla ticari amaç için tasarlanır. Grafik tasarımcı kendisine verilen ve yapılması istenilen sipariş üzerinde çalışır, sanat yapmayı amaçlamaz. Ama etkili bir iletişim kurmak için, tüm sanatsal ifade araçlarından ve bunlara özgü tasarım ilke ve prensiplerinden yararlanır. Bu yönüyle de çalışmanın, inandırıcı, ikna edici, açık ve elbette estetik düzeyde olması beklenir.

Günümüzün çağdaş insanı, grafik ürünlerle (gazete, dergi, afiş, billboard, TV, sinema, bilgisayar ve web ortamı gibi) eskiye oranla, daha çok yüz yüze gelmektedir. Günlük yaşantısını bu kanallardan aldığı iletilere göre planlamaktadır. Beğeni düzeyi ve dünya görüşü, bu etkileşimlerden elde ettiği kazanımlarla gelişmektedir. Bu da grafik tasarımın, ticari amaçlı bir iletişim ürünü olduğu kadar kültürel ve sosyal bir işlevi olduğu gerçeğini de ortaya koyar. Dolayısıyla grafik tasarım ürünlerinin estetik boyutu aynı zaman da, toplumun kültür seviyesini ve beğeni düzeyini de yansıtır. Bilgisayarın tasarım aracı olarak kullanılmaya başlanmasından önce (1990) grafik tasarımcıları yaratma güçleri ve yetenekleri ölçüsünde sanat eğitimi almakta ya da bir usta yanında yetişmekteydiler. Onlardan bir suluboya ya da guaş boya sanatçısı veya bir illüstratör kadar fırçayla çizim ve boyama tekniğine hakim olmaları beklenirdi. Günümüzde ise bilgisayar ve onun sağladığı çözümler nedeniyle çoğu kişi, sanat eğitimi almaya gerek görmeden ya da kısa süreli bilgisayar kursları alarak grafik tasarımcısı olunabileceğini zannetmektedirler.

Aslında bilgisayar teknolojisi ve buna bağlı donanımların gittikçe geliştiği günümüzde grafik tasarım eğitimi daha da önem kazanmaktadır. Bilgisayarın tasarım ve yaratma sürecinde salt bir araç olduğu düşünüldüğünde onun, ancak yaratma gücüne sahip ve sanat eğitimi almış kişilerin elinde daha verimli araç olacağı bir gerçektir. Bilgisayar, tasarım sürecinde el emeğine zaman ayırmak yerine yaratıcı düşünceye daha çok zaman ayırması bakımından grafik tasarımcısına hız ve zaman kazandırır.

Ne yazık ki bilgisayarın bu avantajı toplumda yanlış değerlendirilmekte ve yaratma gücü ve yetenek göz ardı edilerek isteyen herkesin grafik tasarımcısı olabileceği gibi yanlış düşüncenin oluşmasına neden olmaktadır. İsteyen herkes bilgisayar kullanmayı öğrenebilir kuşkusuz ve hatta bu alanda uzman bile olabilir. Ancak söz konusu “Grafik Tasarım” olduğunda bunun için öncelikle yaratma gücü ve yeteneğe dayalı bir sanat eğitimi alınması (lisans ve lisansüstü) gerektirdiği bilinmelidir. Konumuzun önemi de bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Grafik tasarım ve eğitimi; üzerinde tartışılan ve gerekliliği benimsenen bir disiplindir. Grafik tasarımın ve eğitiminin günümüzdeki anlamına ve önemine kavuşmasını ve tasarım etkinliğine dönüşmesini 19.y.yılın sonu ve 20.y.yılın başında görülmeye başlanan sanat hareketleri sağlamıştır. Arts and Crafts (1850-1910), Art Nouveau(1890-1910) Fütürizm(1909–1942), Dadaizm(1917–1924), Konstrüktivizm (1913-1930), Sürrealizm (1924-1950) ve Post-Modernizm (1980) gibi modern sanat akım ve hareketleri grafik tasarımın biçimini ve çağımızın görsel iletişimini doğrudan etkilemişlerdir.

Bauhaus(1919–1933) 14 yıl süren kısa varlığına karşın, prensip ve öğretim yöntemleriyle 20.y.y. grafik tasarımında önemli bir etkiye sahiptir. Bu etki daha sonra New York Okulu(1940–1980) ve Uluslararası Tipografik Stil’le (1945–1970) sürmüştür. İzleyen yıllarda ve günümüz grafik tasarım anlayışında da bu etki hala sürmektedir.

YARATICI DÜŞÜNCE EĞİTİMİ OLARAK GRAFİK TASARIM DERSİ Eğitim; “Bireyin doğumundan-ölümüne dek süren sosyal bir süreç” olarak veya “Önceden saptanmış esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan, planlı etkinlikler sistemi” olarak tanımlanır. Bunlar eğitimin genel amaçlarıdır. Grafik tasarım eğitimi de özünde bunları amaçlar. Ancak burada süje; tüm insanlar değil, belirli niteliklere sahip (sezgi, yaratma gücü, espri, fantezi v.b. gibi) insanlardır.

Grafik tasarım eğitimi bu gruba giren kişilere verilir. Görsel sanatların diğer alanlarında olduğu gibi grafik tasarım süreci de yaratma gücü ve buna bağlı olarak zihinsel birikim gerektirir. Bu süreç; akıl yürütmelerle devam eder ve çeşitli düzenlemelerle (renk etkileşimleri, espas, denge, hareket, yön ve bütünlük gibi) tekrarlanarak, sonunda, karakteri belirleyen gerçek tasarımın ortaya konmasıyla sonlanır. Bu aşamada kullanılan tasarım teknikleri (bilgisayar ve tasarım programları) grafik tasarım eğitiminin amacı olmamalıdır. Bu işin sadece teknik boyutunu oluşturan operatörlük eğitimi anlamına gelir.

Yaratma gücü her insanda vardır. Ancak bu güç “zekâ” da olduğu gibi kişiden kişiye değişiklik gösterir. Doğuştan getirilen yaratma gücünün bu alanda alınan eğitim ile geliştiği bilinmektedir.

Grafik tasarım eğitimi gerçekte yaratıcı düşünce eğitimidir. Kuşkusuz bu tasarım sürecinde klasik mantığın-düşüncenin temel öğelerinden (kavrama-yargı-uslamlama gibi) bağımsız olarak gelişen bir düşünce sistemini gerektirir. Klasik düşünce sisteminde mantık ve us egemendir. Yaratıcı düşünceyse fırsatçı, özgür ve üretken bir yapıya sahiptir. Grafik Tasarım sürecinde bu düşünce sistemi öncelikle var olan görsel öğelerin düzenlemesinde karşımıza çıkar. Yaratılan tasarımın gücü, özgünlüğü, konuya yaklaşım açısı ve yorumlama önem kazanır.

Grafik tasarım; illüstrasyon, fotoğraf, tipografi, grafik (sembol, şekil ve çizimler), text (slogan-metin) gibi çeşitli öğelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulur. Bu öğelerin her biri ayrı bir disiplindir ve uzmanlık gerektirir.

Metin yazarlarının kurduğu cümleler, fotoğraf sanatçılarının fotoğrafları veya illüstratörlerin yarattığı görseller, grafik tasarımcının elinde bir araya gelir. Grafik tasarımcı; tüm bu görselleri, almış olduğu grafik tasarım eğitimine bağlı olarak, yaratma gücü ve espri anlayışı ile estetik kaygılar ışığında bir araya getiren, birleştiren kişidir.

Tasarımını gerçekleştirirken de, ister basılı medyada, ister hareketli medyada olsun, bu görselleri yüzey üzerinde herhangi bir yere, rasgele koyamaz. Tasarım elemanları (nokta, çizgi, doku, renk, form, biçim, oran, leke vb.) ile tasarım ilkelerini (tekrar, zıtlık, denge, espas, hiyerarşi, bütünlük, algısal gruplama vb.) göz önüne alır.

Çağdaş tasarımcı ve sanatçının rolünün yeniden belirlendiği bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzün sanatçı ve tasarımcılarının el becerilerinin ve yaratıcılıklarının yanı sıra, yepyeni bilgi ve donanımlarla mesleklerine yaklaşmaları gerekiyor. Grafik tasarımcı olmayı hedefleyen kişinin toplumsal, bilimsel ve teknolojik gelişmelerle iç içe yaşaması ve bunları kendi yaratım alanı içinde ifade edebilme yetkinliğini geliştirmesi için akademik düzeyde bir sanat eğitimi alması gerekir.

Günümüzdeki teknolojik gelişmeler, araç ve gereç donanımında ki yenilikler ve buluşlar, basılı ve hareketli medya alanında hem tasarımcılara, hem de matbaalara (ofset veya dijital) daha geniş olanaklar sağlamaktadır. (Baskı sistemleri, kağıt ve baskı mürekkepleri, bilgisayar ve donanımları vb. gibi). “Masaüstü Yayıncılık” olarak adlandırdığımız dijital ortam (bilgisayar programları ve ona bağlı baskı sistemlerinin sağladığı olanaklar), çalışmanın tasarım ve uygulanmasında; grafik tasarımcıya olduğu kadar, sektör çalışanlarına da büyük kolaylık ağlamıştır. (Örneğin; “CTP- Bilgisayardan Kalıba” yöntemi pek çok ara elemanın uğraşısını ve zaman sürecini ortadan kaldırmıştır.)

Bugün grafik tasarım eğitimi, sanat eğitimi veren fakülte ve üniversitelerde Grafik Tasarım – Görsel İletişim Tasarımı Bölümleri adı altında verilmektedir.

Grafik tasarımcı olmayı amaçlayan öğrencilerin özel yetenek sınavı ya da portfolyo sunumlarıyla okumaya hak kazandıkları bu bölümlerde eğitim süresi; 4 yıllık lisans programı ve buna dayalı olarak, lisansüstü (yükse lisans ve doktora düzeyinde) eğitimiyle birlikte olmak üzere, ortalama 10 seneyi bulmaktadır.

Bu uzun sayılabilecek eğitim sürecinde, öğrenciler; Temel Tasarım, Grafik Tasarım, Desen, Grafik Teknolojisi, Tipografi, Renk Kuramları, Tasarım Tarihi, Fotoğraf, Bilgisayar v.b. gibi kuramsal ve uygulamalı dersler almaktadırlar. Doğal olarak öğrencilerde yaratıcılık, hayal gücü, gözlem, fantezi ve espri gücü gibi aranan ölçütler vardır. Bu özelliklere sahip olamayan öğrencilerin yaratıcı, grafik tasarımcı olmaları mümkün değildir.

SONUÇ Sonuç olarak; Grafik tasarım sürekli olarak kendini yenileyen, yaratıcı ve yapıcı düşünme süreçlerinin sonunda ortaya çıkar. Burada başarı; renk ve biçim duyarlığı, espri anlayışı, güçlü bir buluş yeteneği, sistemli bir araştırma ve gözlem becerilerine dayalıdır. Grafik tasarım yaratıcı bir güç gerektirir. Sanat eğitimi kapsamında yer alan Grafik Tasarım dersinde, tasarım sürecinde objenin gerçek görüntüsü ile betimlenen, yeniden üretilen görüntüsünün özgünlüğü ve izleyiciye (hedef kitle) sunulan bu imgenin, açık ve en kısa zaman diliminde algılanması (mesajı aktarması) gibi sorunlar üzerinde daha fazla durulması gerekmektedir. Grafik tasarıma bu anlayışla yaklaşılmalı ve grafik tasarım eğitimi de bu temellere dayanmalıdır.



KAYNAKÇA BEKTAŞ D.( 1992). Çağdaş Grafik Tasarımın Gelişimi. Yapı Kredi Yay. İst. GENÇ A. ( 1985) “Grafik Sanatlar Lisans Eğitiminde Yatay Düşünme ve Tasarlama Süreçleri”,Türkiye’de Sanatın Bugünü v Yarını, s. 55-58 H.Ü.Y. Ankara. HELLER S. ( 2003) Teaching Graphic Design, Allword Pres, Kanada. JUBERT R.( 2005)Typography and Graphic Design, Flammarion, Paris. STRIZVER I.( 2006) Type Rules, John Wiley&Sons,Ins, U.S.A. UÇAR T. F.( 2004) Görsel İletişim ve Grafik Tasarım, İnkilap Yay. İst. YANIK H.( 2004) Masaüstü Yayıncılık, Dönence Bas. Yay. İstanbul.


Yeni Yorum Gönder


Köşe Yazarları